KADIN BİLMEYENE ‘NEFS’, BİLENE NEFESTİR

“KADIN BİLMEYENE ‘NEFS’, BİLENE NEFESTİR”

Dünyadaki en zor meziyetlerden birisi herhalde kadın olmaktır.

Çocukluğundan başlayarak üzerine etiketlenen birçok rolle başa çıkmak zorundadır kadın. Oynadığı evcilik oyunlarında bile işe giden erkek çocuğu, yemek yapan, ev temizleyen ve çocuğa bakan kız çocuğudur.
Büyüdükçe bu sefer üzerine yapışan namus kavramıyla mücadele etmek zorundadır. Erkek çocuğuna her şey mübah görülürken kız çocukları mahallenin, çevrenin, toplumun diline düşmemek için sürekli baskı altında yetişir.

Kadın ne tam anlamıyla çocukluğunu, gençliğini yaşar ne de büyüyünce kadınlığını.

Kadın dediğin, hep anlayışlı olması beklenen ama anlaşılmak için hiç çaba gösterilmeyendir.

Kadın olmak, çocukluktan başlayarak hayatının her noktasında kendini topluma ispat etmek için uğraşmak her yerde “Ben de varım” diye varlığını gösterebilmek için mücadele etmektir.

Kadın olmak, çoğu zaman hep verip hiç almamak, bazen de çok verip az almaktır.

Kadın olmak, toplumda ya da ailede dik durmak, düzenin, sevgi ve şefkatin can damarı olmak, fakat söz hakkını erkeğe bırakmaktır.

Kadın olmak, acıya katlanmak, tüm zorluklara rağmen gülümseyebilmek, her şeye rağmen geleceğe umutla bakmaktır.
Anne karnında başlayan cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele etmektir kadın olmak.

Kadın olmak her duygu ve düşünceyi içinde yaşamak ağız dolusu kahkahayla gülmekten korkmak demektir.
Velhasıl her alanda her koşulda zordur kadın olmak.

Kadın aslında yaşadığı bu kadar zorluğa rağmen birçok erkekten daha güçlüdür. “Kadının gücü ne zekasında, ne güzelliğinde, ne de fiziğindedir. Kadının asıl gücü duygularının yoğunluğundadır” diyor Nazmiye TAN bir makalesinde.

Gerek sanatsal olaylarda, gerek bir fikri bir düşünceyi ortaya çıkartmaktaki en etkili unsur duygulardır. Kadındaki duygu gücü de erkeklere oranla çok yüksektir. Maalesef ki çoğu kadın bu gücünün farkında değil ya da farkında olmamaları için baskı altındadır. Aslında dünyaya bir kadın eli değse belki her şey daha farklı olacak, birçok ana, eş, çocuk ağlamayacak. Çünkü kadının elinin değdiği yerde sevgi vardır ,şefkat vardır ,zarafet vardır. Kadın bir ülkede her şeydir aslında; erkeğin yanındaki gizli güç, başarılı bir iş kadını belki, iyi bir ev hanımı, fedakar bir evlat ve mükemmel bir annedir kadın.

Kadına atfedilen, senede bir gün de olsa “KADIN" sözcüğünün her platformda ve herkes tarafından dile getirildiği o önemli gün yani 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihi geçmişine değinecek olursak;
8 Mart 1857’de New York’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi, eşit işe eşit ücret ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi talebiyle greve başlamıştı. Kadın işçilerin örgütlediği bu grev o güne kadar yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi. Kadınların örgütlediği eylemi durdurmak isteyen polis, kadın işçilere saldırmış, fabrikanın patronlarının da desteğiyle binlerce işçi fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129'u yanarak yaşamını yitirmişti. ABD basını bu olaya neredeyse hiç yer vermemişti. Buna rağmen, işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştı. 1910 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadın ve emek mücadelesi masaya yatırılmıştı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, bu konferansta yaptığı konuşmada kadınlar için bir mücadele günü belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Zetkin’in önerisi kabul edilmiş, her ülkenin sosyalist kadınlarının her yıl aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı örgütleriyle mutabakat içinde bir kadınlar günü düzenlemesi kararlaştırılmıştı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de Almanya ve İsviçre’de anıldı. Anmaların 8 Mart olarak değiştirilmesine 1921'de Moskova'da düzenlenen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda karar verildi. ABD'de ise 1960’lı yıllarda anılmaya başlandı. Birleşmiş Milletler, 16 Aralık 1977’de 8 Mart'ın 'Dünya Kadınlar Günü' olarak anılmasını kabul etti.

Türkiye'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı.

Bu yıl kutlayacağımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde de amacımız kadının farkındalığının farkını göstermektir. Kadının toplumun ezilen bireyleri olmaması gerektiğinin altını bıkmadan usanmadan çizerek anlatmaktır. Kadının toplumun her kesiminde var olabileceğini ispat etmektir.

Senede sadece bir gün anıldığımız değil her gün birey olarak tanındığımız, kendi çığlıklarımızla biz de varız diye haykırdığımız değil bu toplumda kadın-erkek biz birlikte varız diye hep birlikte dünyaya seslendiğimiz eşit, adil ve huzurlu günlere erişebilmek dileğiyle..

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun.


SİVİL MEMURLAR SENDİKASI
KADINLAR KOMİSYONU

Sosyal Medyada Paylaş